Biliyor musun,
benim hiç bisikletim olmadı. Ne çocukluğumda ne de gençliğimde. Bugün artık
koca bir adamım, hâlâ bisikletim yok.
Yine de
bisikletli bir çocukluktu, yaşadığım. Babam işine bisikletle giderdi. Güneybatı
Anadolu’nun altmışlarda henüz bu kadar büyümemiş o şehrinde, bir kira evinde
otururduk. Her sabah bisikletini alıp çalıştığı fabrikaya doğru yola çıkmadan
önce, annem, babamın sırtına bir havlu koyardı, hasta olmasın diye. İşten
döndüğünde, terden ıslanmış çamaşırlarının yerine yenilerini giydirirdi.