Bu Blogda Ara

2 Nisan 2012 Pazartesi

RUMELİ FENERİ’NDEN KIZ KULESİ’NE

İmkânsız şey
Şiir yazmak,
Âşıksan eğer;
Ve yazmamak,
Aylardan Nisan'sa.

Orhan Veli Kanık

Bir deniz otobüsüyle, bir vapurla ya da bir motorla Boğaziçi'nde yolculuk etmek en çok akşamüstü vakitlerinde güzeldir. Günbatımına hazırlanan Boğaz, güzelliğinin bir parçasını, akşamüstü seferine çıkan deniz otobüslerine, vapurlara, motorlara ödünç verir. Deniz otobüsü, vapur ya da motor, bu güzelliği boynuna dolayıp bir yunus gibi süzülür Boğaz sularında.


Bayramla Paskalyanın birbirlerine el uzattıkları yerdir Boğaziçi. Rumeli Feneri ile Kız Kulesinin kollarında salınıp duran bir balerin...

Sisli bir bayram günü fenerin oraya balık yemeye gidersiniz.

Bahar başlangıcı, akşamüstüne doğru serinleyen bir havada, iskeleye bitişik çay bahçesinde ikindi çayı içersiniz.

İskele yakınındaki salaş meyhanede Paskalya onuruna kaldırırsınız kadehlerinizi.

Cadde üstü bir kahvede sabah kahvaltısı yaparsınız.

Boğaz hep yanı başınızdadır. Söyleşiler, Boğaz sularında yıkandıkça tazelenir. Yaşam, bölüştükçe derinleşir, çiçek açar, çoğalır. Kıvamına gelir.

Boğaziçi daha bir güzeldir şimdi, deniz otobüslerini, vapurları, motorları kucaklamaya, güzelliğini ödünç vermeye daha bir hazırdır.

Yeni yolculuklar düşlersiniz.

Boğaz'ın kız kardeşi Çanakkale'ye, şaraplarıyla ünlü bir Orta Anadolu ya da Orta Avrupa kentine, Karadeniz yaylalarına, Prag'a, Paris'e, Venedik'e gitmek istersiniz.

Yakınlarından geçerken, Rumeli Feneri'nden selam söylersiniz Hisar'a, Kız Kulesi'ne. Vardığınızda, Sarıyer ile Üsküdar'ı el ele görürsünüz.