Yazar:
Aziz Nesin, 1915–1995 yılları arasında yaşamıştır. Kara Harp Okulu mezunudur. 1944 yılında ordudan uzaklaştırılmış, yaşamını gazetecilik, yazarlık ve yayıncılık ile kazanmıştır. Eserlerinde toplumsal düzendeki çarpıklıkları ve çelişkileri büyük bir ustalıkla anlatmış, çağdaş Türk mizah edebiyatının dünya ölçüsünde temsilcisi olmuştur. Yüze yakın kitap yazan Aziz Nesin’in romanları arasında Gol Kralı, Zübük, Tatlı Betüş; öykü kitapları arasında da, İt Kuyruğu, Damda Deli Var, Deliler Boşandı, Ölmüş Eşek vb. sayılabilir.
Romanın Konusu ve Özeti:
Bu Blogda Ara
28 Haziran 2011 Salı
20 Haziran 2011 Pazartesi
Don Kişot
“Don Kişot’u kitaplar çıldırtmıştı, Beşir Fuad’ı kitaplar öldürdü.” (Cemil Meriç)
Don Kişot, daha edebiyatta roman türü ortaya çıkmadan yazılan bir ‘roman’dır. İspanyol yazar Miguel de Cervantes’in 1600’lü yılların başında yazdığı bu kitabın değeri, roman türünde eserlerin verilmeye başlandığı XVIII. yüzyıldan sonra anlaşılmış ve onun dünyada yazılan ilk roman olduğu kabul edilmiştir. Don Kişot, sadece ilk roman olmakla kalmaz, günümüze kadar yazılan en iyi romanlardan biridir de.
Don Kişot, daha edebiyatta roman türü ortaya çıkmadan yazılan bir ‘roman’dır. İspanyol yazar Miguel de Cervantes’in 1600’lü yılların başında yazdığı bu kitabın değeri, roman türünde eserlerin verilmeye başlandığı XVIII. yüzyıldan sonra anlaşılmış ve onun dünyada yazılan ilk roman olduğu kabul edilmiştir. Don Kişot, sadece ilk roman olmakla kalmaz, günümüze kadar yazılan en iyi romanlardan biridir de.
11 Haziran 2011 Cumartesi
Kuşluktan İkindiye Eminönü
Dünya tek bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu. - Napolyon
Bugün kahvaltımı açık havada yaptım. Bir tür “bahara merhaba” partisiydi bu. Eminönü’nde, Yenicami ile Mısır Çarşısı arasında kalan bahçede oturup, bir iki parça börek-çörek ve biraz peynir eşliğinde çayımı içerken, bir yandan da çevremdeki buram buram tarih kokan havayı doyasıya içime çektim. Bahar güneşi iliklerime kadar ısıtıyordu beni.
Bugün kahvaltımı açık havada yaptım. Bir tür “bahara merhaba” partisiydi bu. Eminönü’nde, Yenicami ile Mısır Çarşısı arasında kalan bahçede oturup, bir iki parça börek-çörek ve biraz peynir eşliğinde çayımı içerken, bir yandan da çevremdeki buram buram tarih kokan havayı doyasıya içime çektim. Bahar güneşi iliklerime kadar ısıtıyordu beni.
7 Haziran 2011 Salı
Ereğli'den İstanbul'a
Lütfen dikkat! Hostesiniz konuşuyor. Kaptanınız yarım saat yemek ve ihtiyaç molası vermiştir.
Otobüslerin hostes koltuklarında yolculuk ede ede, kendimi hostes gibi hissetmeye başladım. Kaptanın hemen yanında oturmak, bir otobüste değil de bir otomobilin ön koltuğunda, şoförün sağında oturmak gibi oluyor. Yol, önümde uzayıp gidiyor. Kaptanla sohbet ederken, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Arada bir, muavin arkadan seslenip, yolculara ikram etmek üzere, ön taraftaki soğutucu bölmeden kola ve fanta çıkarmamı istiyor.
Otobüslerin hostes koltuklarında yolculuk ede ede, kendimi hostes gibi hissetmeye başladım. Kaptanın hemen yanında oturmak, bir otobüste değil de bir otomobilin ön koltuğunda, şoförün sağında oturmak gibi oluyor. Yol, önümde uzayıp gidiyor. Kaptanla sohbet ederken, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Arada bir, muavin arkadan seslenip, yolculara ikram etmek üzere, ön taraftaki soğutucu bölmeden kola ve fanta çıkarmamı istiyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)