Bu Blogda Ara

30 Kasım 2010 Salı

Yumurta

Bir odanın içinde dört kişiydik. Evin salonuna açılan kapısı kapalıydı odanın. Sokağa bakan pencereler ve pencerelerin perdeleri de öyle. İçerisi loş sayılırdı.

Bayramdı. Ardı ardına ziyaretçiler gelip gidiyordu. Ben, oğlum, erkek kardeşim ve oğlu, o sabah ziyaretçiler bastırmadan odaya kapanmış, film seyretmeye karar vermiştik. Kardeşimin yanında taşıdığı DVD koleksiyonundan bir film seçecektik, ama hangisini? Birkaç seçenek üzerinde duruldu, karar verilemiyordu bir türlü. Sonunda benim Yumurta önerim kabul gördü.

Bakireler Günü

Günün tamamı ıslaktı. Geceden, belki de gece görülen rüyalardan kalma bir ıslaklıktı bu.

Köprülerin ayakları ıslaktı. Yalnız onlar mı, Bizanslı bakirenin kulesi de ıslaktı. Kule’nin oradan geçerken, durup, bir büfeden iki ıslak mendil aldı.

Orleans’lı Bakire Ermiş Jeanne’ı görmeye gidiyordu. Söylenenlere bakılırsa Tanrı ve cellât da orada olacaktı.

Vardığında cellâdı, Jeanne’ın bakireliğini almak üzereyken yakaladı. Onları gözlemekte olan Tanrı izin vermedi buna. Cellâdı, erkekliğinden yoksun kalma cezasına çarptırdı.

Jeanne, ölüme bir bakire olarak gitti.

O sırada başka bir yerde, belki de aynı yerdedir bilinmez, Meryem’in, bakire olarak çıktığı yolculuğun hangi durağında bakireliğini yitirdiği hakkında öyküler anlatılıyordu.

Yürüdü. Günün ıslaklığı yeniden geceye geçiyordu. Ertesi gün sular boşanacaktı şehrin üstüne.

(2005)

29 Kasım 2010 Pazartesi

Van'da Üç Güzel Gün

Keşişler Adası Akdamar

Lisedeki Coğrafya öğretmenimizin ders anlatma yönteminden çok etkilenmiştim. Her derste, tahtaya boş bir Türkiye haritası çizer, bizden Türkiye’nin her bölgesinden şehirleri, kasabaları, gölleri, dağları, adaları haritada işaretlememizi isterdi. Öğretmenimizin söylediği yeri doğru işaretlersek artı, yanlış işaretlersek eksi puan alıyorduk. Sonraları, bir televizyon yarışmasında da aynı yöntemin izlendiğini görmüş, öğretmenimizi sevgi ile anmıştım.