Bu Blogda Ara

14 Şubat 2011 Pazartesi

Karşılaştırmalı Edebiyat Çalışmaları

1. Giriş

Bu incelemede, Karşılaştırmalı Edebiyat’ın bir tanımı verilerek, Kültürlerarasılık kavramının Karşılaştırmalı Edebiyatla olan ilişkisi üzerinde durulacak ve Karşılaştırmalı Edebiyat çalışmalarının bugün geldiği aşama hakkında kısa bilgi sunulmaya çalışılacaktır.

2. Kültürlerarasılık

Kültürlerarasılık, bir bakıma farklı kültürler arasında evrensel bir sentez arayışıdır.

Richard Schechner’e göre kültürlerarası etkileşimden söz edilebilmesi için, ulusal evreden kültürel evreye geçilmesi, başka bir anlatımla ulusların değil kültür alanlarının belirginleşmesi gerekir.


3. Karşılaştırmalı Edebiyat

Susan Bassnett, Karşılaştırmalı Edebiyat'ı, kültürlerarası bağlamda ve disiplinlerarası bir bakış açısıyla yapılan bir metin inceleme çalışması olarak tanımlar. Bassnett’a göre bu çalışma, zaman ve uzam boyutunu da dikkate alır.

3.1. İzlekbilim (Tematoloji)

Karşılaştırmalı bir yöntemle farklı ulusların edebiyatlarında işlenen ortak temaları ve motifleri ortaya çıkarmaya çalışan bir uğraştır. Önceleri Karşılaştırmalı Edebiyat çalışmaları içinde ağırlıklı bir yere sahipken, sonradan bu ağırlığını yitirmiştir.

3.2. İmgebilim (İmagoloji)

Karşılaştırmalı Edebiyat çalışmalarının kültürlerarası boyutunu İmgebilim temsil eder. İzlekbilim ile birlikte Karşılaştırmalı Edebiyatın iki ana dalından biri olan İmgebilimin inceleme alanlarından biri, imgelerin oluşmasına yol açan kültürlerarası bağlantıların ortaya çıkarılmasıdır.

Bir ülke edebiyatı, farklı bir kültürden gelen insanlar tarafından nasıl alımlanıyor? Bir ülke edebiyatına farklı kültürler nasıl bir imgeyle yansıyor? İmgebilim bu soruları sorar ve yanıtlarını bulmaya çalışır.

Karşılaştırmalı Edebiyat çalışmalarının başlangıcında da, Fransız yazar Madame de Stael’in 1800’lü yılların başlarında yayımlanan ve Alman edebiyatının bazı yazarlarını ve Alman kültürünü Fransızlara tanıtarak iki ülkenin birbirine yakınlaştırılmasını amaçlayan çalışmaları yer alır.

İmgebilimin Karşılaştırmalı Edebiyat Çalışmaları içinde ağırlık kazanması 20. Yüzyıl başına rastlar. Bu tarihten itibaren, Fernand Baldensperger, Jean Marie Carre ve Guyard gibi bilim adamlarının etkisiyle Fransız Ekolü’nün Karşılaştırmalı Edebiyat’a bakışı büyük ölçüde imgebilimsel bir bakış haline gelir.

Gezi notları ve günlüklerin önemli birer malzeme olarak kullanıldığı Karşılaştırmalı Edebiyat Çalışmaları daha çok kültürlerarası etkileşim üzerinde yoğunlaşır. Böyle bir bakış açısının gereği olarak Fransız Ekolü, Karşılaştırmalı Edebiyat çalışmalarında yalnız edebiyat metinlerinden değil, felsefe, sosyoloji, psikoloji ve siyaset bilimi gibi farklı disiplinlerin bulgularından da yararlanılmasını öngörür.

Rene Wellek başta olmak üzere, Amerikan Ekolü’ne mensup bilim adamlarınca sert eleştirilere uğrasa da Fransız Ekolü’nün kültürlerarası ve imgebilimsel yaklaşımı bugün de geçerliliğini korumakta ve Karşılaştırmalı Edebiyat’ın içinde İmgebilim’in önemi giderek artmaktadır. Bugün artık İmgebilim, edebiyatın yanı sıra, sosyoloji, etnoloji, tarih, antropoloji vb. bilim dallarıyla da yakından ilişkili disiplinlerarası bir inceleme alanına dönüşmüştür denilebilir.

3.3. Gezi Yazıları

Uzun bir süre Avrupa ulusal edebiyatlarıyla ve kültürleriyle sınırlı kalan Karşılaştırmalı Edebiyat çalışmaları, daha sonra özellikle Yakın ve Uzak Doğu’ya yapılan geziler ve bu gezilerde tutulan notlar yoluyla Avrupa dışındaki kültürleri de ilgi alanına katar. Ancak bu ilgi, gezi yazarlarının gittikleri uzak ve gizemli ülkeleri cinsel imgelerle zenginleştirilmiş birer obje olarak yansıtmalarıyla, kısmen yanlı ve “oryantalist” bir söylemi içinde barındırır. Burada dikkat çekici noktalardan biri, kadın gezgin-yazarların, gittikleri ülkelerin günlük yaşamını ve kültürünü erkek yazarlara göre daha nesnel ve yansız bir gözle anlatmış olmalarıdır.

3.4. Sömürge Sonrası Edebiyat

Bu alanda yaşanan başka önemli bir gelişme, Sömürge Sonrası Edebiyat ile birlikte gündeme gelen Asyalı/Afrikalı/Güney Amerikalı bakış açısının Avrupa merkezli bakış açısını sarsıntıya uğratmasıdır. Bilindiği gibi Sömürge Sonrası Edebiyat ve kültür çalışmaları, bir yerin sömürgeleşmeden önceki ya da sömürge oluşu sırasındaki özgün kaynaklarını ele alarak ona yeni bir perspektif kazandırma çalışmalarını içerir. Bu çalışmalar, eski sömürge ülkelerin kendi kültürlerini keşfetme, ulusal ve kültürel bir bilinç kazanma uğraşları olarak da tanımlanabilir.

Sömürge Sonrası bakış açısının Karşılaştırmalı Edebiyat Çalışmaları’na getirdiği yenilik; Batı kültürüyle “Doğu” kültürü arasındaki ayrımın, güçlü olan tarafından, yani Batılı tarafından getirilmiş yapay bir ayrım olduğunun ortaya konulmasıdır. Tery Eagleton’un sözleriyle, bu anlamda edebiyat, aslında bir ideolojidir.

Batı kültürünün, “kanonik” yazarlar (örneğin Shakespeare) aracılığıyla “Doğu”’ya ihracı, sömürgeleştirme sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Batı, bu yolla Doğu’ya kendi kültürünü bir bakıma dayatmıştır denilebilir.

Hintli yazar Swapan Majumdar’ın, Hint, Afrika, Latin Amerika edebiyatlarını bir bütün olarak Batı (Avrupa ve Amerika) edebiyatıyla karşılaştırma yönündeki yaklaşımı; ulusal edebiyatlara ve onların birbirleriyle karşılaştırılmasına odaklanan klasik yaklaşıma göre tümüyle farklı bir bakış açısıdır.

3.5. Edward Said’in Katkısı

“Doğu” sözcüğünün belirli bir coğrafyayı değil, Batılılarca yaratılmış bir kavramı ifade ettiğini ve bu kavramın Batılının kendi dışında kalan kültürlere üstten bakışını yansıttığını gösteren Edward Said’in bu alandaki katkısı da önemlidir. Said’e göre Batılı kimliğinin oluşumunda Doğuluyu (“azgelişmiş”leri) öteki olarak görme eğiliminin önemi yadsınamaz.

3.6. Kültürel Çalışmalar

Yukarıda İmgebilim ile ilişkili olarak belirtildiği üzere bugün Karşılaştırmalı Edebiyat, büyük ölçüde kültürel çalışmalar alanına kaymıştır. Yapılmak istenen, Karşılaştırmalı Edebiyat’ın, iki edebiyat metninin karşılaştırılması biçimindeki klasik yönteminden uzaklaşılarak kültürlerarası, disiplinlerarası, tarihsel derinliği olan incelemelere yönelmektir.

Kültürel çalışmaların içerdiği inceleme alanları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Batılı kültürel modellerin yeniden değerlendirilmesi,
• Türlere ilişkin çalışmalar sayesinde yeni yöntembilimsel kavrayışlara ulaşılması,
• Çeviri çalışmaları sayesinde, kültürel iletim süreçlerinin sorgulanması.

3.7. Çeviri

Kültürlerarası etkileşim konusunda önemi giderek artan araçlardan biri olan çeviri çalışmaları, önceleri Karşılaştırmalı Edebiyat’ın bir alt kategorisi olarak görülürken, artık bağımsız bir disiplin haline gelmiştir. Çeviri çalışmalarının bugünkü önem derecesine ulaşmasında, “çoğul dizge” kuramını geliştiren Tel Aviv Okulu’na mensup İsrailli bilginler Evan-Zohar ve Gideon Toury en önemli katkıları yapmışlardır denilebilir.

4. Sonuç

Karşılaştırmalı Edebiyat’ın tarihine ve bugünkü durumuna kısaca göz atıldığında, önceleri izlekbilim ağırlıklı ikili karşılaştırmalar biçiminde yürütülen ve Avrupa merkezli bir uğraş olan Karşılaştırmalı Edebiyat’ın; disiplinlerarası bir yöntemle sürdürülen, imgebilim ağırlıklı kültürel çalışmalar biçimini aldığı ve özellikle sömürge sonrası edebiyatla birlikte Avrupa merkezli olmaktan çıkarak daha evrensel bir kimlik kazandığı söylenebilir.

Yararlanılan Kaynaklar

1. Bassnett, Susan, Comparative Literature A Critical Introduction, Oxford, Blackwell, 1993.
2. “Dosya: Bir Disiplin Olarak Karşılaştırmalı Edebiyat”, Parşömen Kültür Edebiyat Dergisi, İstanbul, Bilgi Üniversitesi Edebiyat Kulübü, Cilt 1 Sayı 4 Bahar 2000.
3. Kuran, Nedret, “Karşılaştırmalı Yazınbilim’den İmgebilime”, İstanbul, 1993.
4. Nutku, Özdemir, “Tiyatroda Kültürlerarası Eğilimler”, www.tiyatroline.com/loca200.htm
5. Rousseau A.M., Pichois Cl., Karşılaştırmalı Edebiyat, çev. Mehmet Yazgan, İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1994.
6. Said, Edward W. Şarkiyatçılık Batı’nın Şark Anlayışları, 4. basım, çev. Berna Ünler, İstanbul, Metis Yayınları, 2004.