Bu Blogda Ara

9 Haziran 2015 Salı

Jack London'ın "Beyaz Diş" Adlı Romanı


Yazarı:                                    Jack London

Türkçeye Çeviren:                  Mehmet Can

Türü:                                       Roman

İlk Basım Tarihi:                    1906

İncelenen Baskı:                     Cem Yayınevi, 2. Basım

Yayın Yeri ve Tarihi:             İstanbul, 2004

Sayfa Sayısı:                          224

 

Yazar:           

 
ABD’li yazar Jack London, 1876–1916 yılları arasında yaşamıştır. Yaşam kavgasını romantik bir bakışla anlatan yapıtlarıyla tanınmış olan London’un en önemli eserleri arasında, Martin Eden, Kurt Kanı, Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Deniz Kurdu, Demir Ökçe sayılabilir.

 
Romanın Konusu ve Özeti:

 
Roman, Beyaz Diş adında bir yavrukurdun, doğumundan yetişkin bir birey olmasına kadar olan yaşamını anlatır.

 

Olaylar, 19. yüzyıl sonlarında Alaska ve Kaliforniya bölgelerinde geçer. 

 

Beyaz Diş’in annesi Kiche bir kurt ve köpek kırmasıdır. Dolayısıyla Beyaz Diş’in damarlarında da bir miktar köpek kanı vardır. Bu, onun, hayatının ilerleyen dönemlerinde insanlarla olan iletişimini kolaylaştıracaktır.

 Romanın başında, içlerinde Kiche’nin de bulunduğu kırk kadar kurt, kışın sıcaklığın -50 dereceye düştüğü Kuzey Kutbu’na yakın bir bölgede, karda kızak çeken köpeklere ve onların sahiplerine saldırırlar. Önce köpekleri, sonra adamlardan birini yerler. Kurtların tek korktuğu şey, insanların yaktığı ateştir. Diğer adam, ateşi sönmek üzereyken, son anda avcılar tarafından kurtarılır.

 Kiche, Beyaz Diş’i bir mağarada doğurur. Yavrukurt, zaman içinde mağara dışına tek başına çıkmayı ve avlanmayı öğrenir.

 Bir gün annesiyle birlikte avlanırlarken bir Kızılderili Kampına rastlarlar. Yavrukurdun insan türüyle ilk tanışmasıdır bu. Anne ve yavrusu Kızılderililer tarafından alıkonulur. Ona “Beyaz Diş” adını Kızılderili kampının şefi Gri Kunduz verir. Beyaz Diş, gün geçtikçe insanın canlı ve cansız varlıklara olan üstünlüğünü ve doğayı değiştirebilme gücünü fark eder. Bu arada onların ateşi yapanlar olduğunu da anlar ve insanları “Tanrı” olarak benimser. Artık insana ait bir varlık, bir köle olmuştur. Gri Kunduz Kiche’yi borcu karşılığında başka bir Kızılderili kabilesine verir. Beyaz Diş annesiyle birlikte gitmek isterse de sahibi tarafından dövülerek cezalandırılır.

 Beyaz Diş yalnızdır. Diğer köpekler onu bir türlü benimsemez. O da bu yüzden hırçın ve intikam dolu olarak büyür. Güçlüye boyun eğmek, zayıfı ezmek kuralını öğrenir.


Yaz kampının kapatılıp sonbahar avına çıkılacağı sırada Beyaz Diş kamptan ormana kaçarak özgürlüğü dener. Ancak çok geçmeden yalnızlık, korku ve açlık nedeniyle yeniden kabileye ve Gri Kunduz’un yanına döner. Yiyecek, ateş, korunma ve dostluk elde etmiş, özgürlüğünü feda etmiştir. Elde ettiklerinin karşılığında hem sahibinin vücudunu, hem de malını koruması gerektiğini öğrenir. Bir yaşına geldiğinde artık herkese gücünü kabul ettirmiş ve diğer köpekler arasında saygın bir konuma gelmiştir.

 
Beşinci yılında Gri Kunduz ile birlikte Fort Yukon şehrine giderler. Altına hücum zamanıdır. Gri Kunduz, altın arayıcılarına kürk, eldiven, çarık satar. İyi kazanç elde eder. Beyaz Diş ise çevrede kavgacılığıyla ün yapar. Bu durum yörede Güzel Smith olarak anılan bir adamın dikkatini çeker. Aslında son derece çirkin bir adam olan Güzel Smith Beyaz Diş’e sahip olmayı kafasına koyar. Gri Kunduz’u bir kasa viski karşılığında köpeği satmaya ikna eder. Beyaz Diş, iki kez kaçma girişiminde bulunursa da yeni sahibi onu kendisine bağlamak için ağır şekilde dövmekte, işkence etmektedir. Gri Kunduz ise mallarını ve Beyaz Diş’i sattıktan sonra geldiği yöreye geri döner.
 

Beyaz Diş gücünün doruğundadır. Sahibi adına köpek dövüşlerine katılır. Zaferi hep kendisi kazanır. Kışa doğru Dawson şehrine giderler. Her yerde. “Kavgacı Kurt” olarak anılan Beyaz Diş, dövüşmeye ve sahibine para kazandırmaya devam eder. Son rakibi Buldok cinsi bir köpektir. Buldoğun dövüş yöntemi, tuttuğu şeyi bırakmamak ve şans yakalayınca, rakibinin gırtlağına dişlerini saplamaktır. Gerçekten de Beyaz Diş’in boğazına yapışır ve dövüş boyunca bırakmaz. Beyaz Diş’in direnme gücü giderek azalmaktadır. Onun yenileceğini anlayan Güzel Smith Beyaz Diş’i acımasızca tekmelemeye başlar. O sırada oraya gelen uzun boylu, genç bir adam Güzel Smith’i bir yumrukta yere serer. Adamın adı Weeden Scott’tur. Tanınmış ve saygın bir maden uzmanıdır. Yanındakilerin yardımıyla köpekleri birbirinden ayıran ve dövüşe son veren Scott, Beyaz Diş’i 150 dolar karşılığında Güzel Smith’ten satın alır. Smith, gönülsüz de olsa köpeği satmak zorunda kalır.
 

Zaman içinde yeni sahibi ile Beyaz Diş arasında bir güven oluşur. Scott, önceki sahipleri gibi Beyaz Diş’e kaba kuvvet uygulamamakta, sakin bir sesle konuşmakta, onu okşamaktadır. Beyaz Diş sahibine güvenin yanı sıra sevgi de duymaya başlar. Bu, onun ilk defa tattığı bir duygudur.
 

O yöredeki görevi sona eren Scott, Beyaz Diş’i de yanına alarak gemiyle Kaliforniya’ya döner. Scott ailesinin San Francisco yakınlarındaki evine gelirler. Geniş bir arazi içinde büyük bir evdir bu. Orada başka köpekler de vardır.

 
Bu ev, Weeden’in babası Yargıç Scott’un malikânesidir. Evde, Yargıç Scott, karısı, Weeden, onun karısı ve iki çocuğu, iki kız kardeşi ile hizmetçiler yaşamaktadır.  Beyaz Diş kısa zamanda ortama ayak uydurur ve kendini evinde gibi hissetmeye başlar. Oradaki hayvanlara alışmıştır artık. At sırtında gezmeye çıkan efendisine eşlik etmekten başka bir işi yoktur. Evdeki dişi köpek Collie ile Beyaz Diş bir aile kurarlar. Altı tane yavruları olur.

 
Bu arada, bir zamanlar Yargıç Scott’un elli yıl hapisle cezalandırdığı Jim Hall adlı mahkûm hapishaneden kaçar. Amacı Yargıç Scott’tan intikam almaktır. Bir gece bütün ev halkı uyurken Jim Hall eve gelir. Ama Beyaz Diş uyanıktır. Adam tam merdivenlerden yukarı çıkmaya başladığı sırada Beyaz Diş ona saldırır. Silah sesleri duyulur. Beyaz Diş adamı öldürmüştür, ama kendisi de ağır yaralıdır. Veteriner onun kurtulmasının bir mucize olacağını söyler. Ama Beyaz Diş tehlikeyi atlatır ve birkaç hafta içinde iyileşir. Görevini yapmış olmanın huzuru içinde mutlu bir hayat sürer.
 

Değerlendirme:

 Beyaz Diş, asıl yurdu ormanlar olan vahşi bir hayvanın insanlarla kurduğu ilişkiyi ve bu ilişkinin gelişimini, hayvanın bakış açısıyla anlatan bir romandır. Ormanda doğan bir yavrukurt, bir gün insanla tanışır ve bu, onun hayatını değiştirir. Özgürlüğü pahasına da olsa yiyecek, ateş ve korunma elde etmek, onu insana bağlamış ve doğaya ait bir yaratıktan insana ait bir yaratığa dönüştürmüştür. İnsana olan bağlılığı, başlangıçta dayağa, zor kullanmaya dayalı, sevgisiz bir bağlılıktır. Ancak zamanla, bu bağlılık sevgiye ve güvene dayalı gönüllü bir bağlılığa dönüşecektir. Bunu sağlayan da ona kötü muamele yerine dostlukla ve sevgiyle yaklaşılmasıdır.